Bilişsel Davranışçı Terapiler
Bilişsel davranışçı terapide temel amaç olumsuz duygulara sebep olan olumsuz düşünceler ve bunların devam etmesine sebep olan davranışlar üzerinde çalışmaktır. Duygu- düşünce ve davranış birbirinden ayrılmaz bir üçlüdür ve birbiriyle bağlantılıdır. Her birimizin bu üçlüden oluşan belirli döngüleri vardır. Bazen kendinize “neden aynı şeyleri yaşıyorum” diye soruyorsanız cevabı bu üçlünün oluşturduğu kısır döngüde gizlidir. Değişiklik yapmak döngüyü kırmayı gerektirir. Döngü iki yerden kırılabilir ya olumsuz, çarpıtılmış düşünceler ya da yoğun duygular sonucunda oluşan davranışlar üzerinde çalışılması gerekir.
Bilişsel Terapi
Hiç kendinizi çok kötü hissettiğiniz ve sebebini bilmediğiniz oldu mu? Böyle zamanlarda ne yaparsanız yapın içinde bulunduğunuz duygudan kurtulamazsınız. Geriye dönüp baktığınızda sebep olabilecek bir olay bile bulamazsınız çoğu zaman. Peki nedir bu olumsuz duygulara sebep olan şey? Bilişsel terapiye göre olumsuz duyguları ya da çökkünlüğü oluşturan olaylar değil; olaylar hakkında kişilerin yaptıkları otomatik yorumlarıdır. Bu yüzden bilişsel terapi yorumlardaki çarpıtmalarla ilgilenir. Yorumlarda abartma, küçümseme, değersizleştirme, olumsuz sonuca atlama, sürekli kendini suçlama, felaket senaryoları yazma gibi çarpıtmalar varsa bunları değiştirmek önemlidir. Aynı birer bilim adamı gibi bu çarpıtmaları destekleyen ve desteklemeyen kanıtlar aranır.
Davranışçı Terapi
Davranışçı Terapiye göre bir davranış yapıldığında bizi ne kadar rahatlatırsa yapılma olasılığı o kadar artar. Demek ki bizi olumsuz düşünce ve duygulardan kurtarabilecek davranışları yapma olasılığımız artacaktır. Örneğin, asansörde kalacağımızı düşündüğümüz ve huzursuz olduğumuz için asansörden dışarı çıkarsak o anda rahatladığımızı görürüz ve bir daha asansöre binmemeye başlarız. Yani rahatlatan davranış devam eder ama bu sefer de hayatımız olumsuz yönde etkilenir. Davranışların düşüncelerden ayrılması mümkün değildir. Bu durumda yapılacak şey davranış değiştirmektir. Zihnimiz çoğu zaman ikna edilerek değil davranış değiştirerek öğrenir. Yukarıdaki örnekte aslında korkulan asansör değil asansörde kalma düşüncesidir. Asansörden kaçmak yerine düşünceden vazgeçmeden asansörde yeterince süre durulduğunda huzursuzluğun kendiliğinden azaldığı görülür. Bu durumda hem davranış değiştirilmiş olur, hem de rahatlattığı için asansöre binme davranışını tekrarlama olasılığımız artar.
Psikolojik Danışman ve Psikoterapist Esra ALICI
Write a comment: